Zaman Yolcusu Karga

Aylar evvel son bulduğunu zannettiğim bir etkinlikti Ağaç Ev Sohbetleri. Kayıp Fısıltı koordinatörlüğünde devam ettiğini çok geç de olsa fark ettim. Bu benim için mutluluk verici oldu çünkü uzun zamandır yazmak istediğim o kadar şey vardı ki! Haftanın sorusuna da uygun olacak şekilde biriken tüm gak!larımı haykırıyorum. Soru ne mi? “Eğer bir zaman makinen olsaydı ve istediğin zamana gidebilseydin neyi değiştirirdin? İyi veya kötü sonuçlar doğurabileceğini bile bile yapabilir miydin?

Adamkarga’nın kanatlarının zamanda yollar açtığı bir alternatif dünyadan esintiler.

10.06.2020 saat 09.15

Bisikletimle turlamak son zamanlarda en sevdiğim etkinlik. Kendimle yarışıyor ve her yeni bir turda daha da uzağa ulaşmaya çabalıyorum. Dün yolumu kesen birkaç şey oldu. Yol kenarında arabalar tarafından ezilmiş bulduğum bir sincap, bir kirpi ve bir sansarın ezilme anlarına kanat çırpıyorum. Olaylar sabaha karşı gerçekleşmiş olmalı. Varacağı yere biraz daha yavaş gitse kıyamet kopacak olan üç ayrı hız tutkunu ve üç ayrı can. Her birisini şimdi yuvalarında. Sincap ve kirpi oldukça uslu bir şekilde hayatlarına devam ediyor fakat sansar kurtulan hayatını Davut Usta’nın kümesinde birkaç tavuk boğarak kutluyor. O gün bir başka canlı daha araba altında kalmaktan kurtuldu. Bir kaplumbağa. Hızla gelen arabanın önüne aramızda kalan birkaç yüz metreye aldırmadan gidon kırıyorum. Kaplumbağayı alıp kenara koşarken bu ani hareketime yanımdan yavaşlamış olarak geçen arabadan yükselen bir ses eşlik ediyor: “Allah razı olsun kardeş.” Kaplumbağa ise pek yüz vermiyor. Yüzüme bakmadan yoluna devam ediyor. Yol kenarları ölen kelebekler ve envai türde böcekle dolu. Onlara üzülmek yarınımı sorgulatıyor.

04.06.2020 ikindi vakti

Verdiğim bir söz vardı. Dostluğuyla mutluluk veren güzel insan ile sözleşmiştik. Birbirimize konu verdik bir hafta önceden. Birer öykü yazacaktık. Unuttum ve o da unuttu. Hatta düne öteledik ama yine unuttuk. Kanatlarımı ilk sözleştiğimiz güne çırpıyorum. Konum sokak kavgası, onunki ise horoz dövüşü.

Pencere kenarına oturmuş esintiden payına düşeni almak ve ders çalışmak istiyordu. Soru bankasının kapağını henüz açmış ve ilk sorusunu hızla cevaplamış olmanın heyecanı ile ikinci sorunun paragrafını okurken sokaktan gelen bağrışlarla tüm dikkati dağıldı. Perdeyi hafif aralayarak dışarıya göz attı fark edilmek korkusuyla. Ağızlarından leş sözler saçan genç bir grup imitasyon insan, bir başka genci kovalıyorlardı. Avcılar sırtından yakaladılar avı. Gizli seyircilerinin tam da karşısındaki duvara doğru fırlattılar avlarını. Av, iniltiler eşliğinde kalktı ve duvara yaslandı, yüzünü ilk kez seyircisine aşikar oldu. Av ve seyirci göz göze geldiler. Av, avcılarını unutturan bir dehşetle sarsıldı, seyircisi hayretten donakalmıştı. Ağızlarından leş akıtmaya devam eden avcılardan biri, avını köşe sıkıştırmış olmanın verdiği cesaretle bıçağını çıkardı. Av gözüne far tutulmuş tavşandan farksızdı. Ne bıçağa ne de vücudunda kinle saplanan üç bıçak darbesine aldırmadı. Gözleri evinin penceresinden perde arkasında onu izleyen kendi gözlerine kenetlenmiş halde kaybettiği kanlarla birlikte yere süzüldü. Avcıları kan tuttu. Bu sefer birbirlerine leşler saça saça kaçtılar olay mahallinden.

Seyirci hâlâ yerinden kıpırdayamamıştı ama karnından aşağıya bi’ şeylerin sızdığını hissediyordu. Geçtiği yeri uyuşturan sızıntı yavaş yavaş nefesini kesmeye başladı. Gözlerini pencerenin önünde kanlar içinde yatan kendisinden alamıyordu. Gözlerini kendine bakan gözlerinden ayırmaksızın elini sızıntının olduğu yere götürdü. Büyük bir acıyla kurtuldu dalgınlığından. Kana boyanmış ellerini çıldırırcasına kafasında ve yüzünde gezdirdi. Gücü tükeniyor gibiydi. Kalan son takatini toplayarak dışarıya attı kendisini. Kanlar içindeki vücudunun yanına oturdu. Av hâlâ pencereye bakıyordu. Dönüp o da pencereye baktı. Annesi elinde bir bardak çay getirmişti ders çalışan oğluna. Anne, başını okşadı evladının. Evlat şükran dolu gözlerle tebessüm etti annesine. İkinci soru biraz yormuştu, oldukça uzun bir paragraftı. Merakına yenilip cevap anahtarına hızlı bir bakış atarak doğru cevabı verdiğini göründe sevinçle arkasına yaslandı. Çayından bir yudum aldı. Portakallı kek çekti canı. Dışarıdan bir ambulans sesi yükselince hafif aralık olan pencereyi perdesiyle beraber kapattı. Onu bekleyen yirmi üç paragraf sorusuna döndü.

18.09.2006 herhangi bir an

Liseye yeniden başladığım zamana geri dönmek uykumu bozan hayallerimdendir. Eğer bu geriye dönüş hayalime son veremezsem o gece, uykum en az üç saat gecikecek demektir. Bu zamana kanat çırpmak istemiyorum ama. Sadece hayal olarak kalması daha güzel. Eğer gerçekten geri dönersem, değiştirdiğim şeylerin şu anki mutluluğumu bozacağından korkuyorum. Güzel bir evliliğim var ve geri dönüp değiştirebileceğim şeylerin mutluluğu bu güzel günlerime değişilebilecek bir şey değil. Ayrıca bu hayali geri dönerek elimden alırsam sonra neyin hayalini kuracağım 🙂

Biliyor musun öne çıkan görsel için bir saat uğraştım. Gereksiz bir çabaydı belki ama hoşuma gitti. Bir nevi yazının özeti oldu. Uzun zamandır kişisel bir yazı yazmadığımı fark ettim ayrıca. Bu arada öykülerimi toparlayarak İsmini Hak Etme Derdindeki Öykü adında bir kitap çıkardım. Eğer temin etmek dilersen buraya tıklayarak kitapyurdu.com üzerinden satın alabilirsin. Ayrıca eğer senin de kitap çıkarma hayalin varsa ücretsiz kitap çıkarmak sürecimle alakalı yazdığım yazıyı da okuyabilirsin 🙂

Previous Article

Haifa Kamal ile Huzur Veren Nağmeler Eşliğinde Röportaj

Next Article

Blogla Yaşlanmak

View Comments (5)
  1. Osman Kadri Tokeri

    Özgün bir yazı olmuş. Ağaç Ev Sohbetlerine yazınız renk getirmiş, teşekkürler. Ayrıca ücretsiz kitap çıkarma sürecine ilişkin yazınızdan faydalandım. Çeviri ve telif konusunda bahsettiğiniz kanal üzerinden ne yapılabileceğine dair bilginiz varsa paylaşmanız mümkün mü? Teşekkürler:)

  2. Kedi Mırıltısı

    Bu ücretsiz kitap çıkarma olayını anlattığınız için teşekkürler. Şu anda bir öykü üzerinde çalışıyorum, eminim işime yarayacak!
    Yazdığınız yazıyı çok beğendim. Henüz ehliyetim yok, korona olmasaydı bu yaz alacaktım fakat hayatım boyunca hep ehliyet alma fikri aklıma geldiğinde yazdığınız şeye kafa yordum. Yani arabayla yolda olsam ve karşıma bir hayvancağız çıksa ben hayatta ona zarar veremem. Hiçbir şey olmamış gibi ezip geçemem. Bu yüzden bunun üstesinden nasıl geleceğimi hala bilmiyorum.

    http://www.kayipfisilti.com

    1. Umarım kitap heyecanınız güzelliklerle neticelenir. Gerekirse yardım etmek için buralardayım 🙂
      Teşekkür ederim. Emin olun bir gün araba kullanmaya başladığımda dikkat edebilecek miyim çok merak ediyorum. Fakat belli bir hızda giderken o canlının hayatını kurtarmak için kendi canınızdan olma ihtimali de var. Kafam çok karışık bu konuda maalesef. Ama gördüğüm manzaralar iç acıtıyor.

  3. Pınar Yıldız

    Bizler Şehirler arası Nakliyat Yapanlar bir firmayız. Bu şekilde güzel paylaşımlarınız için çok teşekkür ediyoruz. Elinize emeğinize sağlık. Uğraş vererek güzel makale yazmışsınız. Bilgileriniz için teşekkür ederiz.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir