Bu da Böyle Bir Anımdır: Çocukluğumun Güzel İnsanları

Bu da Böyle Bir Anımdır: Çocukluğumun Güzel İnsanları

Blog yazarlarının birbirlerine yazdıkları bir konuyu pasladıkları zamanlar: 17 Mayıs 2015. Şu sıralar müstear kıyılarda yüzdüğünü düşündüğüm benLacivert, bana bir konu paslamış ve ben de yazmışım. Eski bloglarımdan arta kalanlar arasında rastladım bu yazıya. Aslında çok isim değiştirsem de çoğu yazımı her yeni isimde de arşivlemiştim ama bu yazıyı nedense silmişim. Hayatımda bir şekilde iz bırakmış ama o yazıyı yazana kadar zorlamasam hatırlamayacağım hatta yazıyı fark edince tekrar unuttuğumu fark ettiğim birkaç insandan bahsetmişim. İlgimi çekti ve tekrar okudum, tekrar hatırladım bu insanları ve beraberinde birkaç yenisini daha. Şuan yaşadığım hislerle baştan aşağı düzenleyerek yeniden paylaşmak istedim. Bir gün yine silmek ister miyim bilemiyorum ama şimdilik kalsın burada.

kısa, hafif tombul kumpasçı çocuk ve abisi

Zihnimin en derinine indiğimde karşıma çıkan yaşıtımın yansımasıdır bu başlık ve yine başlıktan da anlaşılacağı üzere kendisinden pek hazzetmediğimi yazmışım 2015’te. Babam askerdeydi o zamanlar ve annemle köyde, dedem ve ebemle (anneannem için kullandığım tabir) kalıyorduk. Hiç arkadaşım yoktu. “Zaten dedem müsaade etmezdi köyün çocuklarıyla oynamama.” yazmışım o zaman ama şuan bundan o kadar da emin olamıyorum. Acaba ben mi çekingen birisiydim ve arkadaş edinmekten korkuyordum, emin değilim. Her şeye rağmen birkaç kez aralarına karıştım ve o birkaç seferde bile bahsi geçen arkadaşımız rahat bırakmadı beni. İlk seferinde biraz dolaştık köyde. Komşunun camına taş fırlattı ansızın ve kaçtı. Kırılan camın suçu ve hak edilen dayağı bana kaldı. Bir başka sefer maç oynamaya çağırdı beni, heyecanla vardım aralarına ama top toplayıcılığı idi görevim. Şuan hatırladığım uzaktan yakından bir miktar akrabalığımız da vardı onunla. Belki de dedem haşarılığını bildiğinden arkadaşlık etmemi istememişti.

Abisini ise güzel hatırlıyorum. Nedendir hatırlamıyorum ama severdim. Yıllar sonra karşılaşmıştık yeniden: Köy yolunda otobüsten indim, yayan iki kilometre yol yürümem gerekiyordu köyle ulaşmak için. İki dakika geçmedi yola çıkalı ki çıkageldi ardımdan bisikletiyle. Atladım arkasına ve köye kadar o götürdü beni. Pek konuşmadık, birkaç kelam ancak: Neler yapıyorsun, ne okuyorsun gibi sıradan şeyler! Ama hala yüzümde bir miktar tebessümle hatırlıyorum onu. Anneme sorsam hemen hatırlar, söyler adlarını, şuan nerede olduklarını ama böyle kalması daha iyi gibi. Belki yıllar sonra yine güncellerim burayı, yaparım öyle gereksiz şeyler. Umarım her şey güzel gitmiştir her ikisi için de.

biri kız biri erkek, iki hayalet kardeş

Babamın yakın bir arkadaşının çocuklarıydı. Irmak kenarında piknik yapmaya gittiğimiz bir zamanı hatırlıyorum hayal meyal: Ön iki dişimden yoksun gülümsememi hapseden bir fotoğrafım var onlarla. Çocukluğumun nadir fotoğraflarındandır. O iki kardeş hakkında hiç bir şey hatırlamıyorum. Sadece o gün gerçekten mutlu olmuş olmalıyım, eğlenmiş olmalıyım. Bunu fotoğraftaki gülümsememden anlayabiliyorum açıkça. “Arada sırada hayaletleri kesiyor yolumu: Anlamsızca bakıyorum yüzlerine, selam verip yanımdan geçiyorlar aheste aheste!” demişim beş yıl önceki yazımda. Yaş ilerledikçe bir çok şey gibi bu uğramalar da tükenmiş. Ama o fotoğraf ve fotoğraf karesindeki yüzler pürüzsüz ve net bir şekilde gözümün önünde şuan bile. Onları tekrar tanımak ve iki çift muhabbet etmek isterdim.

ayva ve kardeşi

Onu kolayca hatırlamama sebebim bir ayvadır. Bu yüzden ayva dedim adına; kafamda patlattığı koca ve daha olgunlaşmamış bir ayva. Bunlar karşı binamızda oturan iki kardeş: İkisini hayırla yad etme şansım hiç olacağa benzemiyor. Bizim bebek arabasını çalmışlardı. Gidip alalım derken abi kardeşin ayva saldırısına uğradık. Onlar attı biz de Uğur ile onlardan gelenleri geri onlara attık. Bi’ ara yine tam yerden ayvanın tekini almaya eğilmişken, kafamda patladı koca bir tanesi. Yanlış hatırlamıyorsam, yüzünün bir kenarı yanıktı; çocukken çaydanlık devrilmiş üstüne. Pek arkadaşı yoktu. Şuan kötü anılarla hatırlıyor olsam da içten içe arkadaş olmayı istedim onunla.

Yeni Yazı Posta Servisi

4 Comments

  1. Emre Aksu

    Dijital dünyada böyle hikayeler okumak gayet güzel, teşekkürler

    • Teşekkür ederim. Dijital dünyada samimi bloglar azaldığı gibi samimi yorumlar da azaldı maalesef. İnsanlar backlink için yorum yapar oldular. Dijital dünyada samimi yorumlar okumak gayet güzel, teşekkürler

  2. Nizamettin Gümüş

    Çocukluğum Ankara’da geçti. Hatırladığımda mutlu olduğum tekrar tekrar hatırlamayı istediğim anılarım olduğu gibi, aklıma gelmemesi İÇİN dua ettiğim Anılarım da Var.

    Gecekondu mahallesi, karbonmonoksit kokulu evler ve çokça yokluk. Babamın gazete kuponu biriktirerek aldığı Anksiklopediler ve okul arkadaşlarım..

    Büyüdüğüm için mi yoksa sorumluluk sahibi olduğumdan mı bilmiyorum o eski tadı alamıyorum hayattan. Bu sebeple sıkça geçmişi özlüyorum.

    • Geçmişin hayallerinden kopamamak en büyük hobilerimden. Geçmişi özletmeyecek bir gelecek dilerim hepimiz için 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir