hayalim gravel bisiklet almaktı ama…
Masmavi, parıl parıl parıldayan bir güzellik… Bisiklet konusunda aydınlanma çağına girdiğim şu yazıda ifade ettiğimden çok farklı bir model olsa da beni tatmin etmeye yetecek vasıflarda ve güzellikte. Bahsi geçen yazının öne çıkan görselinde, canım kardeşimin hediyesi olan Corelli Snoop 3.1 dağ bisikleti bulunuyor. Dağ bisikletlerini seviyor olsam da yolda olmanın tadına vardığımda, bisikletimi dağ yollarından çok yolda sürerken buldum kendimi. Asfalt yolda bir dağ bisikleti ile çok daha fazla efor harcamak gerektiği için mesafeler katlamaya başlamıştı. Her ne kadar kat ettiğim mesafeden çok yolda olmak hoşuma gitse de bacaklarımın ağrısı bu hisse ket vurabiliyordu. Hayalini kurduğum ise hem asfalt yolda hem de bozuk dağ yollarında performansı idare eden ama yol bisikleti cinsinden gidonu bulunan bir bisikletti ve bu özelliklerin vücut bulmuş bir adı vardı: Gravel bisiklet.
Gravel bisiklet bütçemin çok üzerinde fiyatları sahip oldukları için farklı sponsorluk mail denemeleri yapsam da dönüt alamadım firmalardan. Şehre doğru pedalladığım bir anda kafama dank eden düşünceler, kilometrelerce beni rahatsız etti: İlle de gravel türküsü çığırarak aylarca belki bir yıldan fazla melül melül fiyatların artışını izlemeye devam mı edeceğim yoksa cebime uyabilecek bir başka bisiklet türünü alarak, o bir yılı keyifle mi geçireceğim.
neden trekking bisikleti seçtim?
Anlık bir kararla, ile bambaşka bir iş için gitmiş olsam da bisikletçiye yöneldim. Kendi bisikletimi yine onlara vermek ve üstünü tamamlayarak bir bisiklet almak istediğimi söyledim ve birkaç saatin ardından orta yolu bulduk. İş yeri sahibi bisikletimi almaya ikna oldu ve ilerde bisiklet ekipmanları için sponsor işler yapabileceğimiz konusunda anlaştık.
Gravel bisikletin en büyük artısı benim gözümde gidonu idi. Aldığım Kron TX150 bir trekking bisikleti. Aslında gravel bisikletle, hem asfalt yolda hem de bozuk yollarda kullanılabiliyor olması yönünden benzer özelliklere sahip. Fakat standart bir gidonu var; boynuzlu ergonomik bir tutmaç takarak ikinci bir tutuş şekli sağlamış oldum (gariban avuntusu kısım bir). Ayrıca amortisörü var ve asfalt yolda sürüş için bu amortisör kilitlenebiliyor. Gravel bisiklete nazaran bozuk yolda kullanımda bir artı mıdır derseniz, benim için evet! Mağaza çalışanlarının tavsiyelerine rağmen v-fren sistemli bir modeli tercih ettim çünkü hidrolik ile arasında yedi yüz lira fark vardı 🙂 Hem bozulunca kendim tamir edemeyeceğim bir şeyle yolda olmak istemem (gariban avuntusu kısım iki).
bisiklete isim vermek!
Çok garip görülmemesi gerektiğini düşünüyorum bu arayışımın. Uzun yollar aşacağız ve birlikte, baş başa çok fazla zaman geçireceğiz. Bence bir ismi hak ediyor ama ne?
Yazıyı yazarken eşimin yanıma gelip isim arayışıma gülmesinin ardından verdiği atmaca tavsiyesi, kuşları çok sevmem nedeniyle kuş türünce bir isim arayışına sürükledi beni. Bisikletin rengine uygun olarak mavi kuş demek istedim adına ama mavi kuş türünü bilmeyenler çok olacağı için sanki ben uydurmuşum gibi olacaktı. Ayrıca Mustafa Kutlu’nun da sevdiğim bir öyküsünün adı olması yönünden artısı vardı. Fakat, her yanı karga olan bu adamın mavi alakargaları unutup başka bir isim takması çok ayıp olurdu.
Evet, bisikletimin adı “mavi alakarga”. Kendisine kısaca “alakarga” da diyebilirim, zaten rengi ile maviliğini net bir şekilde ifade edebiliyor. Eğer bu türü hiç görmediyseniz şuradan gözleriniz bayram edebilir 🙂
Bir yanıt yazın