Meğer Bisikletleri Tanımıyormuşum!

Meğer Bisikletleri Tanımıyormuşum!

Diğer tüm hobilerimde ya da sevdiğimi düşündüğüm şeylerde olduğu gibi bisikletler hakkında da aslında hiç bir şey bilmediğimi fark ettim. Çocukluğumda bisikleti tanımak demek; jant tellerini gece parlayan yıldızlarla süslemek, çok sesli korna takmak, ön ve arka fenerlere sahip olmak ve son olarak çok şanslıysan, ailenin maddi durumu biraz iyiyse ve babandan para alabildiysen, sesi mahalleyi inletecek bir radyo takmak demekti. O fosforlu yıldızlar asla parlamadı, ön ve arka fenerler için harcadığım paraların hakkı asla ödenmedi çünkü akşam ezanı okunmadan hep evde olunmalıydı.. geceyle tanışamadı hayallerim. Velhasıl size bu yazıda bisiklet seçimimi nasıl yaptığımı anlatırken “Bisiklet seçerken nelere dikkat etmek gerekir?” sorusuna kendi amatör deneyimimle ipuçları vermeye gayret edeceğim.

Bisikleti ne amaçla kullanacaksın?

Bisiklet seçiminde kendimizde cevabını aramamız gereken ilk soru; bisikleti ne amaçla kullanacağımızdır. Bu soruya tam bir cevap bulduktan sonra işler kolaylaşıyor. Şehir içi kısa ulaşımlar için ayrı (klasik şehir bisikletleri), bozuk yollarda ve dağ yollarında sürerim derseniz ayrı (mtb, dağ bisikleti), sadece asfalt yolda mesafe kat etmek için süreyim derseniz ayrı (yol, yarış bisikletleri) bisiklet türleri var. Ama… Bu bisiklet türleri sadece buzdağının görünen kısmı. Okyanusa dalış yaptığınız takdirde kullanım amaçlarınızı detaylandırmanız gerekiyor çünkü daha birçok bisiklet türü var: Trekking, Gravel, Cyclo cross, Tur, Hibrit, Katlanır, Elektrikli…

Tüm bisiklet türlerini tek tek anlatacak bilgiye sahip değilim. Kopyala-yapıştır bilgilerle de blogumu hiç bir zaman yapaylaştırmak istemem. O sebeple sizinle kendi cevabımı ve arayışımı paylaşmak istiyorum:

Bisiklet Maceram

Aslında bisiklet çocukluk hayallerim olsa da son yıllarda vardım tam manasıyla tadına. Şu yazımda da damağımdaki o ilk tadın izlerini bulabilirsiniz. İlk başlarda dağ yollarına kendimi vurmak, sadece doğanın ve bisikletin sesiyle yol almak istiyordum. Sonra anayolu keşfettim. Uzun, engelsiz, dupduru akan yolları. Yalnızca on dakikalık tek yönlü bir sürüşte bile transa geçiyordum: Zamanı, arabaları, sesleri, yolu.. her şeyi unutuyor ve hiç bir şey düşünmediğim, bomboş bir zihne ulaşıyordum. Abartılı gelebilir sizler için ama emin olun hislerim eksik kalıyor cümlelerimde.

Fakat bu yollar bir dağ bisikleti ile çok yormaya başladı. 50 kilometrelik bir şahsi rekor denemesi sonrası ki yol aşırı dik yokuşlarıyla Antalya-Konya yoluydu, dağ bisikletinin her anlamda ağırlığını hissetmeye başladım. Gidonda boynuzlarım olsa da tutuş şekilleri yeterli gelmedi ve lastiklerim yüzünden harcadığım fazladan eforun farkına varmam vücudumla birlikte zihnimi de yormaya başladı.

Kelebek gidon takmayı düşündüm önce, sonra bisikleti tamamen yol bisikletine çevirmeyi… Fakat ne dağdan ne de yoldan vazgeçemiyordum. Asfalt yol doyumsuz bir trans hali, dağ yolları (bozuk yollar) da şuan yaşadığım Karadeniz bölgesinde eşsiz bir huzur vadediyordu.

Çok fazla video izlesem de ne aradığımın farkında olmadığım için bir şey bulamadım. İmdadıma instagramdan gelen bir takip bildirimi yetişti. Youtube üzerinde bisiklet analiz videoları paylaşan bir güzel insan, bisiklet gönderim vesilesiyle bir miktarda kendi kanalının tanıtımı olsun diyerek beni takip etmişti. Bundan güç alarak yazdım kendisine: Hiç tanımadığım bir insana tüm samimiyetimle yazdım ha yazdım! Sağolsun cevapları sayesinde arayışım anlam kazandı. Kendisine tekrar teşekkür ediyor ve youtube kanalını meraklısı için buraya bırakıyorum.

bisiklet seçimi kararsızlığımın izleri

Gravel bisiklet nedir?

Bu mesajlaşmamız aslında hayli uzadı. Kendisi bana önce gravel sonra da Cyclocross bisiklet tavsiyesinde bulundu. Bütçem oldukça kısıtlı olduğu için bu iki türün de en alt seviye bisikletlerine bakınır ve karşılaştırırken saatler nasıl geçti anlayamadım. Peki almakta karar kıldığım gravel bisiklet nedir?

Benim isteğim; hem asfalt yolda iyi bir sürüş deneyimi sunabilecek hem de canım istediğinde bozuk yollara dalabileceğim bir bisikletti. Aynı zamanda gidonu da bir yol bisikleti tarzında olacaktı çünkü uzun yollar kat etmek dilediğim zaman gidonun çok önemli olacağını düşünüyorum. Aslında aradığım şey hayal değilmiş ve bu hayalin vücut bulmuş bir adı varmış: Gravel bisiklet. Temelde bir yol bisikleti olsa da toprak ve çakıllı yollarda da sorunsuz kullanılabilecek bir bisiklet türü kendisi. Yeni sevdam olarak da tanımlayabiliriz 🙂

Gravel ve Cyclocross bisiklet arasındaki farklar nedir?

Peki bir diğer tavsiye olan ve birbirinden ayrım yapmakta zorlandığım cyclocross, aslında bir bisiklet yarışı türü imiş. Birkaç videosunu izlediğim bu yarış türü hayli zorlu kum, çimen, çamur parkurlara sahip ilginç bir aktivite. Yer yer sporcuların bisikletlerini bir süre sırtlarında da taşımaları gerekiyor. Bu nedenle bu bisiklet türünün en büyük farkı lastiklerinin en az bir dağ bisikleti kadar dayanıklı olması ve bisikletin toplamda oldukça hafif olması.

Gravel bisikletler ise bu yarışın gerektirdiği şartlardan bir tık uzak ve daha konforlu bir bisiklet. Cyclocross bisikletler için hırçın özelliklere sahip diyebiliriz: Sürüş tekniklerini desteklemek açısından geometrik farklara sahip olan bu iki türden gravel, yolda sakinliğe ve toprak yollarda huzura en yakın olanı. Tabi ki sizin bisikletiniz, sizin kararınız 🙂

Hayal mi, gerçek mi?

Keşke dilediğimiz şeylere ulaşmak bu kadar zor olmasa! Benim en alt segmentine bile ulaşmak bir miktar zaman alacak ve bunun için birkaç eşyamı satmam gerekecek. Başarabileceğimi umuyorum yakın zamanda ve o gün geldiğinde illa ki blogda bir yazısı olacak. Yazının girişindeki görselde şuan kullandığım ve kardeşimin hediyesi olan Corelli Snoop 3.1 dağ bisikleti var. Eskiden severek kullandığım Kron XC100’ü satmak zorunda kalmıştım ve satmamla fiyatının iki katına çıkması bir oldu.

Sözün özü, önce bisikletinizi nerede kullanacağınıza karar verin, sonrası çorap söküğü gibi geliyor. Umarım bir nebze faydası dokunabilecek bir yazı olmuştur arayışta olana. Sağlıcakla…

Yeni Yazı Posta Servisi

2 Comments

  1. Benim de 4-5 sene önce Van’da yaşarken üç kuruşa sattığım bir “yarış bisikletim” vardı. Meğer adı yol bisikletiymiş ben de sonradan öğrendim. Gravel’i ise bu yazıyla öğrendim ve harika bir bisiklet türü olduğunu düşünüyorum. Bir anda bisiklet alma hevesi doldu içim. Şimdi girip bakınca keşke satmasaydım diyorum. Letgo’ya 300 liralık bir ilan verip şöyle yazmışım o zamanlar:

    Spectra Marka Orijinal Yarış Bisikleti. Ön lastik ve jant Dechatlon’dan sıfır alınmış ve neredeyse hiç kullanilmamistir. Arka göbek degismesi gerekmektedir. Orijinal zil ve şifreli zinciri bulunmaktadir. 2×7 14 vitestir. Artık kullanacak vaktim olmadigindan satiyorum.

    • Ah be abi, bazı şeylerin kıymetini ona sahipken fark edemiyoruz. Senin bisikletin de bir harika imiş, şuan almak istesek kim bilir ne kadar kıymetli olacak.
      Biliyorsun tamamen yol bisikletine yönelmiş ve hatta bir iki icraat yapmıştım ama artık aydınlanmış gibi hissediyorum. Gravel harika bir seçenekmiş gerçekten ve üzülürmüşüm eğer yol bisikleti alıp da sonradan haberdar olsaymışım.
      Umarım en iyileri senin olur abi ve keyifle sürmek nasip olur. Belki bir gün beraber süreriz 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir