adamkarga

adamkarga da derler kararsız bir âdem.. öykü sever.. blog yazar, vlog çeker. bir öykü kitabı yazdı.

Tespih: Yeni Bir Hobi mi Yoksa Ne?

Ne olduysa hepsi Mete Almalı yüzünden oldu! Gerçi genelde onu bir hobiye ya da koleksiyona başlatan ben olurdum ama bu sefer işler değişti. Sanırım çocukluğumda bir yere değdi bu tespih meselesi. İlk yazdığım öykülerden biri de Şems-i Sivasi Cami önünde tespih satan dedelere dairdi. Gerçi Mete de yazdı sanki tespih satan o aynı dedelere dair bir öykü. Her neyse konumuz bu değil aslıda: Pul, kartpostal, madeni para, kağıt para, defter, deniz kabuğu, takke vb. derken şimdi bir de tespih eklendi biriktirmelerime.

Geçtiğimiz aylarda ufaktan merak saldığım metal oyuncak arabaların neredeyse tamamının yahud! malı olduğunu fark ettikten sonra bu hevesi bir çöpe attığımda yerine bir şey koymak zorunda hissettim. Bir boşluk oluşmuş gibiydi içimde. İşte bunlar hep obsesif kompulsif bozukluk mudur sanki, bilemiyorum. Mete’de gördükten sonra kokulu ağaç tespihlere merak salmış ve önce pelesenk, sonra karanfil ve bir de kuka tespih edinmiştim. İçimden geldi ve güzel insanlara farklı vesilelerle hediye etmek nasip oldu fakat arayıp da bulamadığım bir tespih vardı: Öd ağacı tespih.

Kust-i Bahri ve Udi Hindi olarak da bilinen öd ağacını Peygamber Efendimiz’in (ص) evinde de yaktığı ve bu suretle çıkan güzel kokulu dumanlarla hanesini tütsülediği rivayet ediliyor.1 Hem bu rivayetin gönlümde oluşturduğu huzur hem de öd ağacının doğal bir ağrı kesici olarak kabul edilmesi nedeniyle bir tesbihim olacaksa bu ağaçtan olsun demiştim. Arayışımın bilmem kaçıncı gününde Rize’de buldum bu güzelliği. Tespih ustası Muhammed Erden tarafından yapılan bu tespihi 0,43 gram altın değerinde bir meblağa satın aldım.

İşte öd ağacı tespihe ulaşmanın ardından başladı yazı tekrar. Benim için büyük kabul edilebilecek bir karar da aldım bu esnada: Örneğin pullarımı yavaş yavaş satışa çıkaracağım ve sadece at ve kuş pullarını bırakacağım. Tabi başarabilirsem!

Son fotoğraftaki poşetin içinde taşıyorum yeni arkadaşımı. Kokusu kaybolmasın diye böyle yapmamı tavsiye etmişti satın aldığım kişi. Aklıma Eyüp Aktuğ’un ceketinin iç cebinde yine benzer bir poşette taşıdığı karanfiller aklıma geldi.

Bu da böyle bir hikaye işte. Daha yazarım buralara. Yazsam iyi olur zira “Yazmak kendini iyileştirmek gibi!”2

  1. (İbn Sa’d, ½ s.113; M Hamidullah, İslam Peygamberi-trc. Salih Tuğ-2/1063) ↩︎
  2. Cahit Zarifoğlu ↩︎

örülenler:


Söylenenler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir