Red Notice ve Tahmin Edilesi Son Sorunu

Saf aksiyon filmlerini sevip sevmediğimden emin değilim ama nedense çocukluğumdan beri sevimli hırsız temalı filmleri pek sevmişimdir. Bu minvalde izlediğim ilk film hangisiydi hatırlamıyorum ama aklıma gelen birkaç filmi sıralayacak olursam: Oceans’s Eleven, Dhoom serisi, Now You See Me serisi, Baby Driver, Happy New Year, adlarını hatırlayamadığım Jason Statham’lı birkaç film ve yine adlarını değil ama oyuncuların yüzlerini hatırladığım filmler. Red Notice eğer ilkini katlayarak ikinci bir filmle çıkar gelirse eminim adını unutamadıklarım arasına girecek filmlerden olacak ama ilk filmiyle bunun pek imkanlı olacağını sanmıyorum. Bir filmde en büyük kriterim ileri sarma tuşunun varlığını unutmamdır ve bu filmde maalesef unutmak bir yana koltuğa rahatça uzanmam gerekirken elim klavyeye uzanmış ileri sarma tuşunun üzerinde nöbet tutuyordu.

Peki neden? Netflix’in bu güne kadarki en pahalı işi olan ve ilk gününde en çok izlenen film olan Red Notice, neden beni memnun edemedi? (Kendimi bi’ şey sandım şimdi bu cümleyle! Sakin ol kargacım, sen kimsin ki?) Filmin başından sonunu tahmin edebildim desem normal karşılayabilirsiniz ama bu tahmin ettiğim şey, filmin en büyük kozu, sürpriz yumurtası, vurucu anıymış meğer. Filmin sonu geldiğinde “Aaaaaa, bu nasıl olur ya?” falan demem gerekiyordu ki filmin bi’ anlamı olsun.

Mîna Urgan’ın kitapları karpuza benzeterek ifade ettiği “Kabak çıkarsa yemek zorunda mıyım!” sözü benim için kitaplar ve filmler için bir düstur: Filmin sonunda her ne kadar canım sıkkın olsa da keyif aldım ki izlemeye devam ettim. Ryan Reynolds’un içinde olduğu çoğu film gibi oldukça komik ve eğlenceli bir filmdi. Ayrıca Dwayne Johnson’un da olduğu filmleri nedensiz izlerim. Adam, illüzyon gibi bir şey benim için, bir şekilde izletiyor kendisini. Filme Gitmeden Önce adlı severek takip ettiğim youtube kanalının kendisiyle yaptığı kısa röportajda da bu illüzyon, sözleri ve tavırlarıyla katlandı.

Red Notice filmi konusu

Film görünüşte…. bir saniye böyle devam edersem ipucu verecek gibiyim, baştan alıyorum. Film sanat dünyasının en büyük iki hırsızının peşine düşen FBI ajanı John’un, kendi üzerine atılan suçlardan arınmak ve adını temize çıkarabilmek için (Bu konu çok tanıdık gelmiyor mu? Nedense hep böyle olmaz mı bu filmlerde? Ne hikmetse! Neyse, yazarken bi’ gülme geliyor, sakin!) düştüğü kovalamacayı anlatıyor. Aksiyonu ve komedisi bol, oldukça eğlenceli bir Netflix filmidir efenim.

Red Notice filmi hakkında

Biraz ciddiyet! Red Notice, Netflix’in pandemi öncesi başlayıp sonrasında tamamlayabildiği ve kendisi için rekor sayılan bir bütçe ayırdığı aksiyon, komedi filmi. Baş rollerinde Gal Gadot, Dwayne Johnson ve Ryan Reynolds’un yer alıyor ve yönetmen koltuğunda ise, merakla beklediğim Tom Clancy’s The Division oyunun filmini yine Netflix için yönetecek olan, Rawson Marshall Thurber oturuyor.


Telif hakları korkusu nedeniyle filmden bir kare ya da fragman bile paylaşamıyorum her zamanki gibi. Kapak görselini ise The Public Domain Review görseli üzerinden filme uyarlanmaya çalıştım. Eğer yazdığım diğer film yorumlarını okumak istersen buradan uçabilirsin. Ayrıca sana bir potkal şarkısı armağan edeyim de dinle.

Previous Article

Tiyatro ile Kavuşmak: Işıltılı Haşerat, Konya DT

Next Article

Sonu Gelmeyen Sarmal: Ölümcül Oyun, Erzurum DT

View Comments (11)
  1. Dwayne Johnson’un bir büyüsü var kesin! Sayısız filmini izlemişimdir. Red Notice filmini merak ettim, biraz da o aydınlanma anını ben de yakalayabilir miyim ki merakı bu 🙂

    1. Maalesef çok sorunlar yaşandığı için tedbir almak en doğrusu diye düşünüyorum. Aslında Netflix özelinde bu soruyu sordum ve kullanamayacağım cevabını da aldım. Sonra üzülmemek adına sadece Public Domain kullanıyorum ya da kendi çektiğim fotoğrafları.

  2. Bu anlatılan minvalde benim en sevdiğim film, sadık yarim “İtalyan İşi”dir. Ama geçen sene izlediğim Ocean’s Eight’in de bir gideri vardı. Red Notice yorumunu okuduktan sonra mesafeli durmaya karar verdim. 🙂

    1. Aslında filmden tamamen soğumanı istemem. Eminim temayı biraz seviyorsan hoşuna gidecektir. Benim için tek kötü yanı filmdeki en önemli şeyi baştan tahmin etmiş olmamdı.

  3. Filmin sonunu görme konusunda hemen hemen aynı noktadayım. Ancak filmi hiç ileri sarmadan izledim. Çünkü filmlerde böyle bir huyum var. İlk defa izliyorsam ileri saramıyorum. Diğer yandan ileri sarma düşüncesini bastırdığım bir sahne de olmadı açıkçası. Yorumlarına katıldığım en büyük nokta, ikincisi ile çıtayı yükseltmesi gerektiği.

    1. Beğenmek ve odaklanmak konusunda çok dertliyim. Bu nedenle ileri sarma tuşunu çoğu zaman kullanmak zorunda kalıyorum. Ara ara televizyon izlerken bile dalıp ileri sarmak istiyorum bi’ şeyleri 🙂 Evet, ikinci bir filmde eminim ve umarım çıta yükselecektir.

      1. Ne zaman ileri sarmak istesem “emeğe saygı” çerçevesinde ya da “atladığım kısımda bir detay kaçırır mıyım” diye düşünüp fikrimi değiştiririm. Tabi “zamanım kıymetli, neden bununla harcıyorum ki” diye ikinci bir görüş de belirir zihnimde. “Yanlış film seçmiş olmayı” kabullenemiyorum bir yandan da. O yüzden kendimle polemiğe girmeden sakince hepsini izliyorum 🙂

  4. Sana katılıyorum Karga. Filmin sonu tahmin edilebilir. Üç tane nirvana oyuncunun herhangi birisinin sonu hapiste bitemezdi zaten. Filmin başlarında Rolan’ı satacaklarmış gibi görünüyordu ama… spoiler olmasın yazmayayım. En iyi ters köşeyi John yaptı. İkinci filmin sinyallerini veriyor gibi.

    1. İkinci film konusunda büyük ihtimalle çok gecikmezler. Netflix kendi içinde bir rekor kırdı bu filmle ve bu beğeniye hemen karşılık vermek isteyeceklerdir 🙂

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir