Erzurum DT ile keyifli ve hüzünlü anılarım var: Ardına bakmadan ansızın çıkılan uzun otobüs yolculukları, harika oyunlar ve son gidişimden iki hafta sonra güzelim sahnenin yanıp kül olması… Erzurum Devlet Tiyatrosu, Ölümcül Oyun ile Rize’ye geldiğinde zihnimde bin bir anıyla girdim salona. Umduğum şeylerin başında harika bir dekor bulmak vardı ve tüm heybetiyle karşımdaydı. Oyunun ilk dakikalarında sahnedeki Billy’den çok dekorla ilgilendim. Emeği geçen herkesin ellerine sağlık, harika bir iş çıkarmışlar. Oyun hakkında tüm detaylar ve görseller için Devlet Tiyatroları sayfasını buradan ziyaret edebilirsiniz.
Ölümcül Oyun konusu
Ölümcül Oyun, üç kişilik psikolojik gerilim türünde iki perdelik bir oyun. Ellisine merdiven dayamış zengin ve özgüveni hayli yüksek ünlü bir mücevher tasarımcısı olan Camille’in apartman dairesindeyiz. Yoksul bir ailenin çocuğu olarak büyüyen Camille, kendisinden yaşlı ve zengin bir koca bulup hayatını kurtarır. Lakin huzurlu bir evlilikten çok uzaklarda olsa da kocasının ölümüyle hem zenginlik elde etmiş hem de kendi çabasıyla ünlü ve saygı duyulan bir kadın olmuştur. Tek gecelik ilişkileri pek seven Camille’i, bir garson olarak tanıdığı Billy ile geçirdiği keyifli vakitlerin ardından şantaj ile başlayan bir sarmal beklemektedir. Güvencesi olarak gördüğü güvenlik görevlisi Ted’in de oyuna dahil olmasıyla sarmal ve ilişkiler, mırnav kedinin oyuncak yumağından daha beter bir hâl alır.
Ölümcül Oyun üzerine notlar
- Mehmet Yıldız‘ın yönettiği oyunda Camille’i Yelda Püsküllü, Billy’i Ahmet Buğrahan Yanık, Ted’i ise Samet Talayman canlandırıyor. Oyuncuların her biri ayrı ayrı harika bir performans sergilediler, sahnede harikaydılar.
- Oyun başladığı ilk andan itibaren ilgiyi üzerinde tutuyor. İleriye dönük ipuçları yansıtan ara sahneler, bir nevi geleceğe gidip gelinen geçişler anbean merakı artıran unsurlardı. Vurgulanmak istenen repliklerin oyuncu tarafından söylenmeden önce bir daktilo sesi eşliğinde arka plana yansıtılması da ilgi çekiciydi.
- Oyunun içine sürüklendiği sarmak hiç bitmeyecekmiş gibiydi ve son dedikleri anda dahi sanki bitmeyip devam edebilirmiş gibi hissettim. Perde eğer kapanmasaydı sona erdiğini söyleyemezdim.
- Oyun harika akıyor. Gerilimi, oyuncuların harika performansına eşlik eden ışık ve ses efektleriyle derinden hissediyorum ama…
- Aması üzerine kafamda deli sorular vardı. Sanatçılar, İstanbul Türkçesi olarak tabir edebileceğim bir çabayla oynuyorlardı. Daha açık bir ifade ile oyunun en gergin en telaşlı anında bile “R” harflerine vurgu yapılıyordu. Bu durum o kadar yakışmıyordu ki o ana, bazı yerlerde özellikle de oyunun başında çok kulak tırmaladı, rahatsız etti. Fakat oyuncuların performansı bu durumun verdiği rahatsızlığın çok üzerinde olduğu için oyundan kopmadım.
Ahmet Buğrahan Yanık ile Ölümcül Oyun üzerine
Oyundan sonra son dolmuşa yetişmek kaygısı ile koşturduğum için kafamdaki soruyu oyunculara yüz yüze soramadım. Fakat daha dolmuşta iken Billy’i canlandıran Ahmet Buğrahan Yanık‘a sosyal medyadan ulaşarak iki soru yönelttim. Sağ olsun hızlı ve net bir şekilde sorularımı cevapladı.
(Soruyu sorarken yanlış anlaşılmak korkusuna kapıldım.) Oyun ile ilgili benim dikkatimi dağıtan tek bir şey vardı. Repliklerinizde İstanbul Türkçesi, diyeceğim umarım doğru ifade ediyorumdur, ile konuşma çabası vardı. Bu ara ara oyundan koparan bir durum oldu. Birçok noktada zorlama bir çaba hissi verdi. Acaba bu bilinçli yapılan, tercih edilen bir durum muydu?
Sanırım R harflerinin vurgusundan bahsediyorsunuz. Tamamen yönetmenin kendi imzası ve kendi isteği, doğru Türkçe konuşulması gerektiğini istiyor sahne üzerinde. Devlet tiyatroları da yönetmen tiyatrosu olduğu için yönetmen ne isterse oyuncu da ağırlıklı olarak onu yapıyor sahne üzerinde. Aslında sahne üzerinde ne gördüyseniz hepsi yönetmenin kendi imzası diyebiliriz.
Anlıyorum, teşekkür ederim. Oyun oldukça hareketli ve gerilimin hat safhada hissedilebilmesi için şiddetli, oynaması fikrimce zor olabilecek sahnelere sahip. Sizin ve eğer imkan varsa diğer iki sanatçımızın oyunda en zorlandıkları anı merak ediyorum. Paylaşabilir misiniz?
Yani oyunda zorlandığımız bir yer yok açıkçası. Tempolu olması biraz yoruyor sadece 🙂
Aslında ikinci soruyu sorarken zihnimde Ted yerinde ben oynuyordum. Bu hayal eşliğinde amatörce sorduğum soruya profesyonel bir yanıt aldım 🙂 İlk soru için edecek bir sözüm kalmamıştı: Yönetmen ne derse o olur sahnede. Sorumun cevap bulması ve içimde kalmamasına seviniyorum. İlgisi ve cevapları için Ahmet Buğrahan Yanık’a tekrar teşekkür ederim. Ayrıca hazır teşekküre başlamışken sahne önü ve arkasındaki tüm ekibe ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Her detayı ile güzel bir oyundu: Alkışınız bol olsun.
Oyunu 16.11.2021 tarihinde Rize turnesinde izledim.
Bir yanıt yazın