Tiyatro ile Kavuşmak: Işıltılı Haşerat, Konya DT

Tiyatro ile Kavuşmak: Işıltılı Haşerat, Konya DT

Tiyatrodan o kadar uzak kaldım ki eski bir dostla yeniden bir araya geliyormuş gibiydim salona girerken. Oyun öncesi dekoru izlerken kendimden bir şeyle karşılaşmış gibiydim. Pandemi süresinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın youtube kanalında paylaştığı tiyatrolarla kendimi avutmaya çabalasam da pek başarılı olamadım. Tiyatro, onu capcanlı izlerken tarifsiz güzel.

Tiyatroyu seviyor olsam da yaşadığım yerler hep bir şekilde tiyatrodan uzak kaldı. Şahsi bir aracım olmadığı için yaklaşmak da zordu. Fakat bir şekilde yakın kalmayı başardım. Ta ki pandemiye kadar. Pandemi sürecinde taşındığım Rize’de de Devlet Tiyatrosu olmaması yine benim şansımın işareti olsa gerek. Fakat yavaş yavaş kendini gösteren eskiye dönüşle birlikte Rize’ye ilk gelen Devlet Tiyatrosu oyunu Işıltılı Haşerat oldu.

Işıltılı Haşerat oyunu konusu

Kahramanlarımız Ollie ve Jill bizleri Rüya Evlerinde karşılıyorlar ve bu eve sahip olabilmek için yaptıklarını ve nedenlerini paylaşıyorlar. Hep daha fazlasını isteyen biz insanların asla doyum noktasına ulaşamayacağını anlatmaya çalışan oyunun kullandığı yöntem ise oldukça şaşırtıcı. Oyunun seyircisinden de bir dileği var: Empati yapmak! Empati yapmak ve Ollie ve Jill’in yerinde olsak ne yapacağımızı kendimize sormak.

Işıltılı Haşerat oyunu yorumum

Işıltılı Haşerat, İngiliz yazar Philip Ridley tarafından yazılmış, H. Can Utku tarafından çevrilmiş iki perdelik bir kara komedi. Vermek istediği mesajı akla hayale sığmayacak bir yöntemle anlatmaya çalışan oyunda olup bitenleri kabullenmek ve alışmak sadece metne bakıldığında imkansızmış gibi gelse de oyuncuların performansı ve sahne, sizi oyuna ve olaya yakınlaştırıyor. Bir noktadan sonra haklı ya da haksız olduklarını bir kenara bırakıp ortadaki vahşetin vesile olacağı güzel bir armağanın hangisi olması gerektiği konusunda fikir beyan ederken buluyorsunuz kendinizi.

Jill ve Ollie’yi canlandıran Ebru Gülerarslan ve Ahmet Çökmez, muazzam bir efor ve enerjiye sahip. Oyunun en başından sonuna kadar sizi tek başlarına oyunda tutmak konusunda ustalar. 110 dakikalık iki perdeden oluşan oyunda bunca enerjiyi nereden bulduklarını merak ediyor insan. Eğer bu yazıya gözleri değerse söylemek isterim ki “Harikaydınız.

Ve üç kişilik oyunumuzun üçüncü ve beni oyundan ara ara koparan kahramanı Bay Dee’ye can veren Bogaçhan Sözmen‘e gelelim. Beni oyundan koparma sebebi muhteşem sahnesi değil, sesi. Bu ses bana bi’ yerlerden tanıdık geliyor ama nereden. Hayır bir yerden değil birçok yerden. Karşımda hem sahnede hem de seslendirme konusunda usta bir sanatçı duruyordu. Kendisiyle anı kalması adı bir fotoğraf çekindik ve kısacık da olsa muhabbet etme şansım oldu, mutluluk verici ek bir detaydı oyuna dair, teşekkürler efenim. (Kendisi hakkında detaylara internet sitesinden ulaşabilir, öykü ve şiir kayıtlarını dinlemek için soundcloud hesabını ziyaret edebilirsin.)

Hasılı oyunun yönetmeni Can Ali Çalışandemir, sahne arkası ekibi ve sanatçılarımız Ebru Gülerarslan, Ahmet Çökmez ve Bogaçhan Sözmen‘e bize sundukları harika anlar için teşekkür ederiz.

Oyuna dair birkaç not

  • Oyun iki perde ve yaklaşık iki saat sürüyor. Oldukça uzun olmasına rağmen oyunun neredeyse tamamında sizi sıkmadan oyunda tutabiliyor. Zaten seyirciye günah çıkarmak üzerine kurulu olan metinde göz kontağı ve hitap hep bizlere doğru. Bunu perçinlemek için yapılan bir oylama da var ilk perdede ama detay vererek oyun hakkında ipucu paylaşmak istemiyorum.
  • Tüm oyun boyuna en sevdiğim replik “Hiç bir alışveriş asla yeterli olmaz.” sözü oldu. Aslında bir nevi oyunun ana konusu da buydu diyebilirim.
  • Jill ve Ollie’nin bir sahnede atılan tokadın şiddetli gelişi ile oyundan kopup seyirciden alkış almaları hem keyifli hem de düşündürücüydü: O an için tatlı bir durum gibi olsa da seyircinin televizyonlarda izledikleri tiyatro sahnelerinde oynanan komedi unsurlarının etkisiyle böyle bir tepki verdiğini ve oyun boyunca sanırım üç kez yaşanan benzer durumların hepsinde de pozitif bir reaksiyon göstermeleri bu cahil kargayı anlamsız ve sebepsiz sorulara yöneltti. Sadece saçmalıyorum, bakmayın siz bana.
  • Oyunun sonunda Bay Dee’nin seyircinin üzerine fırlattığı broşürlerden bir tanesini hatıra olarak almak istedim. Hatıra saklamak konusunda biraz abartıyor olabilirim ama Boğaçhan Sönmez ile kısa diyalogumuz da bu sayede gerçekleşti.

Oyunu 09.11.2021 tarihinde Rize’de izledim.

Yeni Yazı Posta Servisi

2 Comments

  1. Merhaba dostum,
    Geçen ay oyunların ne zaman başlayacağını sormak için Sivas Devlet Tiyatrosu’na gitmiştik. Fakat yakın bir tarih vermemişlerdi. İnşallah yakında burada da oyunlar başlar. Bu yazın bana bir zamanlar Sivas’ta oynayan Musahipzade Celal’in İstanbul Efendisi oyununu hatırlattı. Keyifle izlediğin, izlediğim bir oyundu.

    • Umarım en kısa zamanda başlar ve siz de keyifle izlersiniz dostum. Unutur muyum, yirmiye yakın izlemiştim ve dilimden düşmüyordu o sıralar İstanbul Efendisi. Keşke şimdi aynı kadroyla tekrar olsa ve izlesek ^^

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir