Aslında bir oyuncu gözüyle bakıldığında aşırı normal ve sorunsuz işleyen bir dünyada gözlerini açıyor kahramanımız. Onu bu online oyunda diğerlerinden farklı kılan hiç bir şey yok: sıradan bir NPC. Daha detaylı ifade etmek gerekirse oyun içerisinde belli bir döngüyle, kalıpla hareket eden ve iradesi olmayan bir kod. NPC’ler (OOK yani oyuncu olmayan karakter) her oyunda önemlidir ve ne kadar kaliteli olurlarsa oyuna o kadar keyif katabilirler. Peki ya hiç iradesi olmayan bu kod, bir gün kendini ve içinde bulunduğu döngüyü fark ederse neler olurdu? Aslında lise yıllarımdan beridir müptelası olduğum online oyunların sevdiğim OOK’larını bir insan gibi hayal etmişliğim çoktur fakat mevzu hayali kağıda ve filme aktarabilmek ise Free Guy filmi bu işi harika bir şekilde yapıyor.
Free Guy filmi konusu
Millie ve Keys, bağımsız oyun yapımcılarıdır. İnsanların NPC yani oyuncu olmayan karakterleri öldürerek ilerlemediği bir oyun yapmak peşindedirler. Bunun için detaylı bir yapay zeka çalışmasına girişirler. Yaptıkları yapay zeka ile oyun içerisindeki NPC’ler ne isterlerse onu yapabilecekler ve oyuncular da onlara bu huzurlu ve renkli dünyada eşlik edecektir. Fakat işler umdukları gibi gitmez ve oyunu yayımlaması için kapılarını çaldıkları yapımcı Antwan, onların kodlarını çalarak üzerine bambaşka bir oyun inşa eder: Free City.
Millie asla pes etmeyerek Free City içerisinde kendi oyununun izlerini bulmak ve Antwan’a karşı açtığı dava için kanıtlar ortaya koymak çabasındadır. Keys ise çoktan pes etmiş ve Antwan’ın firmasında çalışmaya başlamıştır. İki eski dost birlikte yazdıkları kodlar için tekrar bir araya gelmeli ve oyunlarını kurtarmalıdır.
Free City oyunu ve Guy
Filmde iki dünya arasındayız: Birincisi kahramanımız Guy’un olduğu oyun dünyası, diğeri ise oyun yapımcılarımızın ve oyuncuların gerçek dünyası. Guy, oyun dünyasının sıradan bir OOK’sı iken Millie ve Keys tarafından oluşturulmaya çalışılan üst düzey yapay zekanın meyvesidir. Yaşadığı döngüden kurtularak diğer oyuncu olmayan karakterlere yardım ederek oyunu tersten oynar ve tüm dünyanın ilgisini çeker. Artık onun bir lakabı vardır: Mavi Gömlekli Eleman. Herkes onu oyunun açıklarından yararlanarak bir şekilde OOK kılığına girmiş gerçek bir oyuncu zannetmektedir.
Free Guy filmi yorumum
Aslında filmin fragmanları paylaşılalı uzun zaman olmuştu ve heyecanla çıkmasını bekliyordum. Film beklediğimin ötesinde keyifliydi. Keyifli dediğime bakmayın, vadettiği aksiyon ve macera konusunda da oldukça başarılıydı. İzlerken bir an bile sıkılmadım ve keyif aldım. Kesinlikle ilk fırsatta izleminizi tavsiye ederim. Ben filmi altyazılı izledim ama Türkçe dublajını çok merak ediyorum. Eminim daha harika olacaktır. Eğer saçmaladığım bir başka film tavsiyesini okumak dilersen film yorumları kategorimi ziyaret edebilirsin.
Free Guy filmi hakkında ipucu içeren gıcık bölüm
Guy’un oyun içinde Millie’ye âşık olmasıyla tetiklenen yapay zekasının harikalar yaratması ve aslında Keys’in bir aşk mektubu oluşu film adına çok güzel bir sondu: Birkaç damla yaş dökmüş olabilirim son sahnede.
Filmde nedense saçma bir şekilde OOK için ben de üzüldüm. Filmlere kendimi aşırı kaptırıyor olmam bir gün başıma bela açacak gibi hissediyorum. Saçma da demeyelim: Gerçek bir oyuncu ya da değil, oyun içerisinde insan öldürmek ve kötü işleri özgürce yapabilmek kesinlikle sorgulanması gereken bir davranış. Küçük yaştan itibaren bu oyunlara erişim sağlayabilen insanlar için ne tür psikolojik sorunlara gebe olduğunu tahmin etmek zor değil.



Ben bu filmi çok merak ettim şimdi. 🙂 Şahane bir tanıtım yazısı olmuş. Bu yakınlarda oyun dünyası ile alaklı bir kitap okumuştum. Film de tam üstüne denk gelmiş oldu.
Teşekkür ederim. Benim de uzun zamandır beklediğim bir filmdi ve beklediğime de değdi 🙂 Kesinlikle izlemelisiniz ^^
Yazın için hazırlamış olduğun görsel bana Forest Gump (umarım doğru yazmışımdır) filmini hatırlattı. Zamanında izlediğim zaman beni çok etkilemişti ve izlediğim-beğendiğim filmler listesinde ilk sıralara yerleşmişti o dönem. Bir bank ve bankta oturan bir adam…
Bu yazıyla haberdar oldum Free Guy filminden. Yorumu yazarken de diğer taraftan Google’a baktım, nasıl izleyebilirim diye… Bir bakıma biz yazan / çizen insanların dünyasına benziyor gibi filmdeki esas adamın dünyası. Gerçek nedir, hangi gerçek, iyilik – kötülük gibi konular ve sorular üzerine kurulu bu filmi ben de yakın zamanda izlemek istiyorum.
Geliyor gelmekte olan. Şu sıralar çok görülen metaverse’ün ayak sesleri olabilir. Anladığım kadarıyla sanal evrenler geleceğin teknolojisi olacak.
Metaverse muhabbetine henüz şahit olmadım. Barış Özcan’ın videosunu izleyeyim iyisi mi. Denk gelmiştim ama izlememiştim, bir tek oradan tanıdık geliyor 🙂