Karga Gak Demez!

Karga Gak Demez, adıyla beni cezbeden bir kitap. Okul kütüphanesinin raflarındaki karşılaşmamız Metin Köse’nin Kervan’ı ile karşılaştığımız aynı dakikalara tekabül ediyor. (Kervan romanı hakkındaki düşüncelerimi okumak için Var Olmak ya da Yok Olmak: Kervan, Metin Köse başlıklı yazımı ziyaret edebilirsin.) Karga Gak Demez, Sevda Fırat Ak Kotoğlu tarafından 2011 yılında kaleme alınan bir çocuk öykü kitabı. Yazar, TRT’nin ilk yerli çizgi filmi olan Rotto Botto Robotto‘nun da senaristi imiş. Çizgi filme yetişecek yaşta olmasam da youtube platformunda birkaç kez denk gelmiş ve yoğun gülme efektleri arasında kaybolup gitmiştim.

Kahramanımız kitabın kapağı gibi rengarenk kanatlara sahip olan ve diğer tüm kargalardan farklı olarak insanlarla ve hatta diğer tüm şeylerle konuşabilen bir karga. Kargamız yüz yaşını aşmış, bilgili ve tecrübeli bir karga olarak tasvir ediliyor. Öykü maalesef yanlış bir bilgi üzerinden kurgulanmış: Kargaların yüz elli yıl yaşadığı bilgisi doğru bilinen büyük yanlışlardan ve öykünün daha ilk cümlelerinde karganın bu uzun ömrü yaşadığı bilgisi veriliyor. Ne de olsa bir öykü ve konuşabilen kargamızın bunca uzun yaşamasına da söz etmeyeceğim 🙂

Kargamız uzun yaşamı boyunca edindiği tecrübeler ve şahit olduğu ders verici olaylarla dopdolu. Fakat insanlarla iletişim kurmaya da tövbeli son otuz yıldır. Her konuştuğu zaman insanların ondan korkup kaçmasında bıkmış olmalı ki otuz yıldız gagasını açmamış. Küçücük bir kargadan insanlar neden korkup kaçar ki!? Bu pek anlam verilemeyecek bir şeydir kargamız için. Otuz yıllık suskunluğunu bozmaya karar verdiğinde birbiriyle her gün kavga eden iki kardeş Cem ve Ecem’in penceresine konar.

Renkli kanatlı konuşan kargamız onlara ders vermek ve iyi birer çocuk olabilmeleri için hikayeler anlatır. Son hikayelerine ebeveynler de katılır ve hatta kargamıza orta şekerli bir Türk kahvesi de yapar Ayla Hanım. Karga kah insanlardan kah hor kullandığımız organlarımızdan kah renklerden ve daha nicelerinden dem vurur, çocuklara kıymetli mesajlar verir.

Kitap her ne kadar çocuklara ders, öğüt vermek niyetinde olsa da birkaç yerde çok ağır kalmış. Kargamız ilk öyküde annesini kaybeden Mehmet’in öyküsünü anlatırken öylesine detaylı bir hüzün gösterisi sunuyor ki ağladım ağlayacaktım.

Türdaşımı gayreti için tebrik ediyorum. Keyifle okudum ve kitabın sonunda bir de ben el salladım arkasından. Bu da benim için ilginç, pek de kısa olmayan bir macera oldu. Eğer okuduğum diğer kitaplar hakkındaki düşüncelerimi de merak ediyorsan kitap yorumları ulamını ziyaret edebilirsin. Sağlıcakla…

Previous Article

Var Olmak ya da Yok Olmak: Kervan, Metin Köse

Next Article

Bugün Benim Doğum Günüm

View Comments (6)
  1. Yemin ederim son 2 haftadır canımdan bezdirdi kardeş kavgası denen şey! ben de eşim de tek çocuğuz gerçekten ne yapılır ne tepki verilir şaşırıp kalmış vaziyetteyiz, olay “kitaplardaki önerilere hiç uymuyor” yahu!
    Acıklı hatta korkutucu hikayeler demişsiniz, ben artık onları efendice ikna edemediğime ikna olduğum için birden… şeytan dedi… annesini kaybeden mehmete empati yaptırtsam mı aczık? :))

    1. Abowww :)) Derdi yaşamayan bilemez elbette. Kolaylıklar diliyorum, kitabın ağıt dili faydalı olabilir durum bu kadar vahimse ama birkaç dakikaya etkisi yitecektir eminim günümüz dünyasında 🙂 Sağlıkları ve huzurları daim olsun umarım. Umarım yüzünüzü hep güldürecek güzel işler yaparlar büyüdükçe.

    1. Teşekkür ederim ^^ Hemen yazının altında bir abone formu var: Oraya mail adresinizi yazıp onaylarsanız her yazım size mail vasıtasıyla ulaşacaktır 🙂

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir