H. Gunda Akay‘ın kaleminden Axomghot – Ara Devir, yeryüzünde yaşayan ve farklı vasıflara sahip olan beş ırkı konu alıyor. Maceramız kitaba adını da veren Axomghot ırkının, üstün ırk olduğu gerekçesiyle hakimiyeti ele geçirip tüm ırkları kendine köle yapma çabasını anlatıyor. Yazarımız ile bu keyifli röportaj Nevşehir Kitap Kulübü kurucusu Esra Ülger tarafından gerçekleştirilmiştir.
H. Gunda AKAY kimdir? Kendini bir cümle ile anlatmak istese bu cümle ne olur?
Her âdem bir âlemdir. Kimse bir cümleye sığamaz ama adımın anlamı beni biraz anlatabilir. Gunda, Türkçede kalpten içten anlamına geliyor.
Yazmadan önce iyi bir okuyucu muydunuz?
Tam bir kitap kurduyum diyemem ama okumayı seviyorum. Eğitim hayatımda daha çok okurdum. İş hayatından sonra okumaya ayırabildiğim süreler azaldı ama asla bırakmadım.
Sadece bir yazar okuma hakkınız olsa bu hangisi olurdu?
Osman Çelik olurdu. Genar’ı defalarca kez okuyabilirim.
Her kitap bir yolculuktur. Siz bu yolculuğa nasıl çıktınız?
Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum, defalarca adım attığım ama bir şekilde geri çekildiğim bir yolculuktu. Sonunda 2019da yakaladığım bir boşlukta on bir ay süren harika bir maceraya başlamış oldum.

Axomghot – Ara Devir kitabını yazarken nelerden etkilendiniz, ilham aldınız?
Kitabın fonunu Nart Mitolojisindeki Çerkeslerin kültürü, sosyal kuralları, özgün ve eşsiz kimliği oluşturuyor. Kurgu için net bir etken söyleyemem. Daha çok ömrüm boyunca zihnimi doldurduğum faktörlerin yansıması olabilir. Kitabın bu kadar brutal olmasının sebebi de sancısını çektiğim bazı fobilerin dışa vurumu şeklindedir. Korkularımı yazım sürecinde kullanmak, hem durumu avantajıma çevirmesi hem de kaygılarımı hafifletmesi sebebiyle benim için oldukça başarılı bir karar oldu.
Axomghot – Ara Devir sizin ilk kitabınız. Peki bu maceranın devamı gelecek mi? Seriyi kaç kitap olarak düşündünüz?
Daha önce başka denemelerim olsa da Axomghot – Ara Devir yayınlanan ilk kitabım oldu. Kurguyu seri olarak hazırladım. İkinci kitap için hazırlığıma devam ediyorum. Serinin kaç kitaptan oluşacağını henüz kestiremiyorum ancak sekiz kitaptan oluşmasını hayal ediyorum. Sekiz, kurgumda anlamlı bir rakam.
Kurgusuyla, karakterleriyle epey başarılı bir kitap. Bunun için muhakkak bir birikim gerek. Bunu neye borçlusunuz?
Sanırım meraklı olmama borçluyum. İlgi duyduğum her konuyu detaylarına kadar araştırmak ve öğrenmekten büyük keyif alıyorum. Sonrasında büyük bölümünü unutsam da öğrendiklerim bilincimi ve hayal gücümü şekillendirmiş oluyor. Zaten kurgulamayı, hayal etmeyi, detaylara dalmayı çok seviyorum ve üretmeyi çok önemsiyorum. Bu yapıda olmak iş hayatımda da yazarlık sürecimde de oldukça işime yaradı diyebilirim.

Kitapta Axomghot ırkının müthiş manipülasyon yeteneğini okuduk. Bir yazar olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Zekaya çok değer veriyorum ve her türlü mücadelede aslında zekaların çarpıştığına inanıyorum. Axomghot halkının hem us hem de fiziksel güçlerinin yüksekliğine rağmen yaşadıkları her mücadelede avantajı zekaları sayesinde sağlamaları bundandır. Bu durum Barış Güçlerinin işini daha da zora soksa da kitaptaki esas üstünlüğe yani erdemli olmaya duydukları inanç sayesinde muktedir kalacaklardır.
Kuyu Kuleyi yazarken aklınızda nasıl bir görüntü vardı?
Kuyu Kule için Portekiz’de 16. Yüzyılda inşa edilen Quinta da Regaleira kulesinden esinlendim.

Kitapta adı geçen İkhgetto’lar nedir? Bize biraz anlatır mısınız?
İkhgetho’lar tanrının vekilleridir. Yeryüzündeki düzeni antik çağlarda onlar sağlamışlardır. Irkların yaradılışına şahitlik etmiş ve tüm tarihlerini gözlemlemişlerdir. Zaman içinde kan ve kıyıma kayıtsız kalan tanrıya gücenmiş ve hem tanrı katını hem de insanlığı terk ederek İanmourko kıtasına çekilmişlerdir.
Kitapta pek çok değişik isim ve yer adları bulunuyor. Bunlar ne anlama geliyor?
İsimleri ve yer isimlerini Adigabze’den yani Adigelerin dilinden dönüştürerek hazırladım. Bazılarını da birebir kullandım. Ataların dilinin alfabesini ve ırk sembollerini de Adige sülalelerinin sembollerinden uyarladım. Amacım hem böylesine eşsiz bir birikimden beslenmek hem de böylesine özgün olan bu kimliği tanıtmaktı.
Son olarak bizlere beş ırk hakkınsa bilgi vererek sizin hayalinizde bu ırkların nasıl canlandığını anlatır mısınız?
Zaman zaman insanların ne kadar güçsüz, kırılgan ve aciz varlıklar olduğunu düşünürdüm. Fark ettiğim çözümsüz durumlara göre -onları kabullenmek yerine- hayal dünyama başvururdum. Farklı yeteneklere sahip olurdum ve durumları çözerdim. Bilincim olgunlaştıkça çözemeyeceğim durumları kabul etmeyi öğrendim. Beş ırk ve onların yetenekleri geçmiş hayallerimin ürünü olarak ortaya çıkmış oldu.
Bir yanıt yazın