Bugün yapacak çok işim var hatta şuan bu yazı yerine yapmam gereken şeyleri yapsam hanımkargam daha mutlu olurdu sanırım. /çok havasız oldu, pencereyi açıp geliyorum/ Kardeşimin mezuniyeti için karmaşık sayılabilecek bir yolculuğa çıkacağız. 9 saat otobüs, 10 saat tren, mezuniyet, bir günlük gezinti, 10 saat tren, 2 saat tren, 4 saat otobüs, ev! Verdiğim saat bilgileri ile bir miktar uğraşla rota tespit edilebilir aslında 🙂
Beyni kürekleri hızlı çekmesi için kollarına baskı uyguluyor olsa da saatlerdir süren kaçışın ardından bitap düşmüş olan Hamal Ferhat, daha bir kadırga boyu yol alamamıştı. Gecenin karanlığına eklenen sis onun yardımına yetişmeseydi çoktan enselenmişti. Hasımlarının seslerini duymaya başladığında korkusu gitgide arttı. Yıllarca namını yürüttüğü cesareti şimdi kedi misali miyavlıyordu korkudan. Çok zaman geçmemişti ki sesler daha da yakınlaştı. Hasımlarının sandallarında sallanan kandillerin ışıkları etrafa buğulu bir ışıltı yaymaya başladı. Yakayı ele vermesi an meselesiydi artık. Gökten bir mucize gelmedikçe hasımlarının kinle bilenmiş saldırmalarıyla can vereceği aşikardı.
karga’dan kısa bir ara öykü denemesi
KARTPOSTALLAR ADINA
Düzenli olarak iki internet sitesi vasıtasıyla kartpostallaşıyorum ve bunu farklı zamanlarda dile getiriyorum. Gelmesi gereken ve büyük ihtimalle bi yerlerde kaybolan onlarca kartımın hüznünü bir kenara bırakırarak bugün gelen kartlarımla mutlu olmayı biliyorum 🙂 Aralarında Polonya’dan, Krakow’dan , sevgili bir tutam karınca‘dan gelen tatlı kartın da olması onları daha da özel kılıyor. Kendisine bu ince davranışından dolayı tekrar teşekkür ederim.
Sana bir teklifim var ayrıca. Eğer bu yazıyı okuyorsan ve daha bana mail ile adresini gönder ve sana bir kartpostal atayım. Ne dersin? Çok güzel olmaz mı? Mail adresimi mi bilmiyorsun: adamkarga.net@gmail.com 😉
KUŞ, MANTİS YADA KARINCA ÖĞRETMEN
Çalıştığım okulda kuş, karınca, mantis hatta türlü türlü hayvan, böcek, çiçek sevgim yüzünden konulara en ilgisiz öğretmen arkadaşlarım tarafından bile bu lakaplarla anılır oldum. Öğrenciler ise daha fena bu konuda 🙂 Bir yerde ilginç bir böcek, çiçek veya kuş görseler ya hemen oraya çağırırlar koskocaman bir heyecanla, tüm okulu inleterek yada en ince detayına kadar anlatmaya çalışırlar gördükleri şeyi. Bu iki açıdan çok hoşuma gidiyor. Birincisi, sevdiğim şeyi insanlara farkında olmadan öğreterek yaşayabiliyor olmam, ikincisi ise öğrencilerime merak duygusunu az da olsa aşılayabilmiş olmam. Bu o kadar bir güzel duygu ki: Sıradan ve arkasında iz bırakmayan bir öğretmen olmaktansa hiç olmamayı tercih ederim. Önümüzdeki yıl için kafamda oldukça güzel planlar var ve umarım hepsini bir bir gerçekleştirebilirim 🙂
Konuyu lüzumsuz uzatmadan bu videocuğu paylaşmak isterim. Sevgimden ötürü müdür nedir, etrafıma çekiyor gibiyim bu güzelim mucizeleri: Hanımkargam ile bahçemizdeki bağdan yaprak toplamıştık ve eve gelip onları bidonlara yerleştirirken yaprakların arasından fırladı bu yavru mantis. O kadar muazzamdı ki, dakikalarca hayran hayran izledim onu. Hepitopu bir buçuk santim boyundaydı. Arada derede şu kısacık videoyu çektim. Ertesi gün odadaki saksıda kuru derisini buldum. Mantisler farklı evrelerden geçiyor ve bu evrelerin her birine adım atarken, yanlış ifade etmiyorsam eğer, kabuk değiştiriyorlar. Geride bıraktığı kabuğa hayretle bakarken biraz daha büyümüş olarak çıktı geldi yanıma. Bir süre elimde izledim onu, birkaç sıçramayla kayboldu yine ve ardından bir daha görmedim. Şuan eğer yaşıyorsa en azından beş santim kadar olmuştur. Kim bilir evin neresindedir 🙂
REKLAM MI O?
Son aylarda birkaç kez gizliden gizliye yayımladığım reklam yazıları, yanlışlıkla blog abonelerime mail olarak gitti. O kadar çok utandım ki anlatamam. Evet blogumda reklama da yer veriyorum çok nadir de olsa çünkü belli başlı giderleri var ve en azından bunları kendi içinde telafi etmesini istiyorum. Burayı para kazanma amaçlı kullanamayacak kadar samimi olduğuma inanıyorum 🙂 Bu kısa paragraf utancını yaşadığım bu durumun tekrardan yaşanma ihtimali olduğu için yazıldı. Eğer blog kodlarında bir hata yaptıysam, yine bir tanıtım yazısı mail olarak kapınızda olacak ve bendeniz yine yerin dibine gireceğim. Şimdiden kusuruma bakmayın emi (iki elini birleştirip özür dilercesine bakan gülücük)
Yazının öne çıkan görselindeki kartpostalı tren yolculuğuma ithafen tercih ettim. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi arşivinden edindiğim karta ve daha fazlasına şuradan ulaşabilirsin. Ve ayrıca son zamanlarda sıklıkla dinlediğim bir parçayı da sona ekleyerek kaçıyorum. Hadi bana kazasız, belasız, huzurlu bir yolculuk! Sana da bolca huzur ve tebessüm 🙂
Bir yanıt yazın