Küçük Bir İhtimal Üzerine Kısa Bir Tahlil

Pek kıymetli editörüm ve son zamanların en üretken öykü yazarı Hüseyin Kılıç‘ın yeni öykü kitabı Küçük Bir İhtimal, Ötüken Neşriyattan çıktı. Çıkar çıkmaz da Güfte Edebiyat dergisinde Huriye Emre editörlüğünde yürütülen “Kitap Yoranlar” başlığına misafir oldu. Bu başlıkta kitabı okuyan farklı kişilerin kısa yorumlarına yer veriliyor ve bendeniz de çekine çekine birkaç kelam ettim. Küçük Bir İhtimal üzerine yazılan tüm yorumlara buradan ulaşabilirsiniz.

yazdığımdır:

Bu adamı da kalemini de ayrı seviyorum. İlk öyküden itibaren farklı bir tat sunuyor ve keyifle okutuyor kendini. Söylemeden geçemeyeceğim ama son öyküde biraz bozuldum kendisine. Bu yapılmazdı delikanlıya, yazık oldu, ayıp oldu. Ama kabul etmeliyim, Ahmet Mithat Efendi, affedersiniz Hüseyin Kılıç tam da böyle bir yazar işte; düşündürürken güldürüyor, şaşırtırken insanın zihninin en okur yanını gıdıklıyor. İçten içe “Ya bir gün yazmayı bırakırsa?” diye korkuyor, bunun küçük bir ihtimalinden bile çekiniyorum.

Yorum yazısı biraz daha ciddi olmalı değil midir?

O zaman şöyle bir deneme daha yapayım müsaadenizle.

Küçük Bir İhtimal, öykü dünyasında kendine has bir yer açan Hüseyin Kılıç’ın güçlü kaleminden çıkan, sade ama derin bir eser. Kitap, sıradan görünen hayatların içinden insanın ruhuna dokunan hikâyelerle okuru hemen içine çekiyor. Kılıç’ın anlatımında yerel unsurlar ve gündelik hayatın akışı o kadar samimi ki her öykü, okuru hem düşündürüyor hem de duygusal olarak yakalıyor. Özellikle “Dede” öyküsünde dede figürüyle başlayan değişim hikâyesi, yaşam ve ölüm arasındaki bağları sorgulatan etkileyici bir anlatıya dönüşüyor. “Koltuk” öyküsü ise yazarın kendisine “Bu koltuk nerenin valisine aitti?” sorusunu yöneltmeme sebep olacak kadar beni de öykünün okuruna malum yokuştan aşağı sürüklüyor.

Yazarın öykülerindeki mahalli dil ve yerel atmosfer, hikâyelerin otantik bir sıcaklıkla okunmasını sağlıyor. Ancak sadece yerel motifler değil, yazarın zaman zaman gerçeküstü öğelerle kurduğu dünyalar da dikkat çekici. En sevdiğim yanı da budur Hüseyin Kılıç öyküsünün. Bazı öyküler, okurun alışık olmadığı açılardan bakmasını sağlıyor ve zihin açıcı bir deneyim sunuyor okura. Finaldeki beklenmedik gelişmeler ise Kılıç’ın cesur ve özgün anlatım tarzının en iyi örnekleri. Hâsılı hem dil hem de içerik açısından keyifli bir yolculuk Küçük Bir İhtimal.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

dedemin kaşları gözleri üzerine dökülür ve ben ona benzemekten korkardım çocukken. büyüdüm, o ise yaşlandı; alzaymıra bağlı nokta noktalar nedeniyle vefat etti birkaç yıl önce. o vefat edince fark ettim tek tük uzayan kaşlarımı ama kaştan değil unutmaktan korkuyordum artık.

adamkarga © 2009-2024 | blogun içerikleri Allah’a emanettir. #işbirliği