Babam, hayatımın en büyük kararsızlığıdır. Sevgimi tarif edemezken kızgınlıklarım da peşi sıra gelir. Varlığının kıymetini bilemezken yokluğunun ihtimali en büyük korkum, kabusumdur. Çocukluktan vefasızlığı normal görerek büyüdüğüm için babama karşı da vefasız kalmış hissediyorum. Babamdan kilometrelerce uzakta okuduğum Kemal Varol’un Aşıklar Bayramı romanını yer yer sağanak göz yaşları ile okuma nedenim de bunlar sanırım.
Van Edebiyat Mahfili adında harika bir edebiyat topluluğu vesilesi ile tanıdığım kitabı bu kadar hızlı ve soluksuz okuyacağımı tahmin edemezdim. İlk sayfalarda kahramanımız ile bağ kurmakta zorlansam da konu dönüp dolaşıp babaya gelince her şey değişiverdi. Kitapları okumadan önce konusuna hatta arka kapak yazısına dahi bakmıyor olmam nedeniyle aslında okumadan önce malumum olması gereken vakıa, benim için harika bir sürpriz olmuştu.
Baba dediğin, tamamlanmamış bir kelimedir..
Aşıklar Bayramı, Kemal Varol
Aşıklar Bayramı kitabı konusu
Çocuk yaşlarda ayrıldığı ve hayatının en zorlu yirmi beş yılında yanında hiç olmayan babasıyla içten içe kavgası devam eden kahramanımızın, halk ozanı olan babasının son demlerinde, babasıyla gizem ve türkü dolu bir maceraya maruz kalışının öyküsü… Bir yanda babası, boşluklara dolu geçmişi, diğer yanda ise gönlündeki sızılarla akar yollar. Yol uzun ve sislerle kaplı…
Tıpkı bazı hikayeler gibi, hayat da boşluklarla doluydu ve her ne olursa olsun tamamlanmıyordu.
Aşıklar Bayramı, Kemal Varol
Aşıklar Bayramı kitabı yorumum
İlk kez blogumu okuyorsan kendimi filmlere ve kitaplara çok kaptırdığımı bilmelisin. Aşıklar Bayramı romanında da olağanın ötesinde bir trans halindeydim. Kah türkü oldum söylendim, kah karlı bir dağın başında sis olup köreldim, kah üçlü telliye bir tel, kah köylü kızın yanağında bir al…
Öykü sona erdiğinde içimde bir şeyler eksik kalmış gibiydi. Devamını kurmaya başladım: Hoşuma da gitti zihnimin kurmacası. Pek mutlu bir son değildi zihnimde olup biten de lakin güzeldi. Kemal Varol’dan ikinci kitabımdı (Haw, yazarın okuduğum ilk kitabıydı.) ve ikisi de benim için unutulmaz arasında.
Kitaba dair bir keşkem vardı: Kabiliyetimin olmasını ve önce baba tasvirini sonra da ziyaret edilen bazı haneleri çizebilmeyi dilerdim. Belki bir gün 🙂
Aşıklar Bayramı’na dair yazdığım bu kısacık ve yetersiz yazıya bir ek yapmak gereksinimi hissettim. Romanı okurken ve hatta bitirdikten sonra da bilmediğim bir şey varmış: Kemal Varol’un Ucunda Ölüm Var adlı romanının devamı imiş meğer Aşıklar Bayramı. Tam olarak bir devam gibi olmasa da kahramanları aynı olan fakat birbirinden bağımsız okunduğunda da hiç bir şey kaybettirmeyen harika iki eser. İlk işim Ucunda Ölüm Var’ı da emin edip okumak olacak 🙂
Bir yanıt yazın