adamkarga

adamkarga da derler kararsız bir âdem.. öykü sever.. blog yazar, vlog çeker. bir öykü kitabı yazdı.

Can Dostum Eyüp Aktuğ, Kitabım Üzerine Bir İnceleme Yazdı

Üniversite için dört yıl yaşadığım Sivas, bana harika dostlar ve büyükler kazandırdı. Eyüp Aktuğ ise bana kardeş oldu. Onun adını Sivas’a gelmeden önceleri blog dünyasından tanıyordum. 2010lu yılların hızlı blog yazarlarındandı: Kalemi keskin, dili yerine göre sivri, yerine göre naif, şiiri huzur.

Onunla dört yıl Sivas caddelerini arşınladık, kaldırım taşlarını saydık. O ve güzel insanlarla harika işler yapmak nasip oldu. Sivas bize kucak açtı, biz de ona şiir söyledik haykırarak.

Cadde yıldızsız geceye inat sokak lambalarıyla aydındı. Eski bir askeri binanın önünde oturmuşlar ve şiir söylüyorlardı sessizce. Biri taşın soğuğunu iliklerinde hissederek kulağında çınlayan anne nasihatine boyun eğdi, kalktı ansızın. Diğeri onun kalkışına şiirle eşlik etti. Ardlarındaki tozları şiirle silktiler. Biri caddede akan insan selinin rabarbasını yırtan haykırışıyla devam etti şiire:

“Şiirimiz erkek emzirir abiler…”

Öbürü, dönüp şaşkın gözlerle bakan kalabalığa aldırmadan elini diğerinin omzuna atarak eşlik etti:

“Şiirimiz mor külhanidir abiler…”

Kalabalıktan talip çıkmadı şiire. Kendi dünyalarında yollarına devam ettiler. İki arkadaş bir vücut arşınladılar caddeyi, bir şiir bitti, diğeri başladı. Seslerini alçaltmadan söylemeye devam ettiler. Bir çay ocağının önünde sustular, ellerini omuzlarından çekip ceplerini yokladılar. Çıkan kuruşlukları bir bir saydılar, iki çay bir simite denk gelen meblağ ile tebessümleri arttı. İki tabure çekip oturdular, çay söylediler, simit bölüştüler ve sustular. Suskunluk da şiir söylemek kadar yakışıyordu onlara.

Araya giren onca yıla rağmen ne mutlu ki hâlâ birlikteyiz ve Serazat Edebiyat Dergisi için hayaller kuruyoruz. Onun yazdıkları benim için çok kıymetli. Kitabımı yazması ise tarifsiz bir mutluluk oldu, sağ olsun. İnşallah en kısa zamanda onun kitaplarını da okumak ve onun kadar iyi olamasam da blogda incelemelerini yazmak nasip olur.

Ubeydullah Öz’ün “İsmini Hak Etme Derdindeki Öykü” Kitabı Üzerine, Eyüp Aktuğ

Kıymetli dostum Ubeydullah Öz’ün öykülerini bir araya getirdiği “İsmini Hak Etme Derdindeki Öykü” kitabı Matruşka Yayınları’ndan Şubat 2024’te neşroldu. 25 öykünün ve 1 çizgi romanın bir araya geldiği kitap 78 sayfadan müteşekkil. Çakıcı Mustafa başlıklı kısa öykü ile kapılarını okuruna açan kitap yazarın ilk göz ağrısıdır. Ubeydullah Öz’ü “İsmini Hak Etme Derdindeki Öykü” kitabı için tebrik ediyorum. Okuruna ulaşmasını, muhatabını bulmasını diliyorum.

On beş yıla yakın bir süredir tanıdığım Ubeydullah Öz, dostluğuyla ve desteğiyle daima yanımda olmuştur. Edebiyat ve tiyatro alanlarında kıymetli emeklerine ve ortaya koyduğu değerli ürünlere şahitlik ettim. Bu anlamda daima bir arayış içinde olmuş, denemekten ve yenilenmekten çekinmemiştir. Okuruna ulaştırdığı öykülerde tekrara düşmeyen yazar, akıcı dili ve merak uyandırıcı üslubuyla okuru peşinden sürüklüyor. Yazar özgün sesini ve üslubunu kısa öykülerinde okuruna duyurmayı başarmış. Öz’ün öykü serüveninde şahitlik ettiği ve okurunu şahit kılmak istediği arayışı kitabını yükselten etkenler arasında.

Devamını okumak için Eyüp Aktuğ’un blogunu buradan ziyaret edebilirsiniz.

Sayfalar: 1 2

örülenler:


Söylenenler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir